biz bir elmanın
iki yarısı gibiydik
bütünlüğümüz yoktu
19 Temmuz 2011 Salı
4 Temmuz 2011 Pazartesi
RÖNTGENCİ FİLMİ
çalıntı kütüklerin alevi sevdamdır
isler yanaştırmaz aşk bozucu sinekleri
çekinme çıplak girelim gecene
üşümez mevsimdeyiz demiştiniz
son çalıntı kütük yanardı belki
sis çökmeseydi yol ortasına
bir akciğer filmi gibiydi tabiat
hastaydı.. tüberküloz ihtimal
isler yanaştırmaz aşk bozucu sinekleri
çekinme çıplak girelim gecene
üşümez mevsimdeyiz demiştiniz
son çalıntı kütük yanardı belki
sis çökmeseydi yol ortasına
bir akciğer filmi gibiydi tabiat
hastaydı.. tüberküloz ihtimal
ÖLÜM VADİSİ
üstümde gazeteler.. ölüm
yine aynı yerden okunuyor
bu hayata küsüşüm
hayat neydi ki zaten
bir leke olarak yaşamak
kenarda erguvanlar
çakıl taşları ve
minik engeller
ben ölümün vadisinde
yürümekten korkmam ki
en fazla unutulmuşumdur
yine aynı yerden okunuyor
bu hayata küsüşüm
hayat neydi ki zaten
bir leke olarak yaşamak
kenarda erguvanlar
çakıl taşları ve
minik engeller
ben ölümün vadisinde
yürümekten korkmam ki
en fazla unutulmuşumdur
1 Temmuz 2011 Cuma
POSTA GÜVERCİNİ YA DA MARDİN TAKLA
her gün göçsek narsistist
bir gün göçsek mefta oluruz
aslında salsan Edirne'den
geri dönemeyiz...
bir gün göçsek mefta oluruz
aslında salsan Edirne'den
geri dönemeyiz...
30 Haziran 2011 Perşembe
29 Haziran 2011 Çarşamba
26 Haziran 2011 Pazar
ŞİİR KAYITLARI: Yoksa Başka Bir Renk miydi?
ŞİİR KAYITLARI: Seni Sevmekle O Kadar Meşguldüm ki Sana Hiç Zaman Ayıramadım
Sevgili dostum Ercan Akbay'ın benden bile fazla ilgi duyduğu şiirlerime kendi sesiyle yaptığı kayıtlar: Seni Sevmekle O Kadar Meşguldüm ki Sana Hiç Zaman Ayıramadım
ŞİİR KAYITLARI: Geçmişe Doğru
Sevgili dostum Ercan Akbay'ın benden bile fazla ilgi duyduğu şiirlerime kendi sesiyle yaptığı kayıtlar:
GEÇMİŞE DOĞRU
25 Haziran 2011 Cumartesi
SEVGİLİ DOSTUM KAZIM
batıyoruz
doğduğumuz yerin
tam karşısından
günbatımı diyorlar bize
seyre geliyor insanlar
sanki her gün yeniden
doğacakmışız gibi
doğduğumuz yerin
tam karşısından
günbatımı diyorlar bize
seyre geliyor insanlar
sanki her gün yeniden
doğacakmışız gibi
GENÇLİK HASTALIĞI
baban aşağı mahalede
bir mezar esintisi
annen falcı
yarı anne ablan ve
kardeşin yeniden
doğurduğun babandı
şimdi bir suçlu lazım
bir mezar esintisi
annen falcı
yarı anne ablan ve
kardeşin yeniden
doğurduğun babandı
şimdi bir suçlu lazım
24 Haziran 2011 Cuma
23 Haziran 2011 Perşembe
GEÇMİŞE DOĞRU
fındıklı - balıkçı barınağı
köpeğini tersleyen balıkçının
sürekli kaldığı barınak
ve akşamın serinliğinde
altı yanan sacın çıtırtısıyla
suskun anları dolduran insanlar
köpeklere leş yedirip
ağızlarını kokluyorlar
leşten daha kötü kokan ağızları
bu ağızlardan çıkan konuşmalar
kokuyu kaba kulaklara ulaştıran
yarı anlamlı rüzgar
kim düşünür ki kaldırımın az altında
aynıyı reddeden sevgililer yaşıyor
kim der ki ben seninle rakı içiyorum
ve bir balık beni doyurmak için
kendi hayatını feda ediyor
bütün mezeleri öne sürüyorum
şimdi.. kazanmak için
kör bıçağın tek başına
ince dilimler keseceğini sanan
budalaları alıyorum karşıma
yorulana kadar kazanıyorum
sonra saatimin kösteğini atıp
ince mıcırlı bir düzlükte dinleniyorum
bütün kazandıklarım bir bir kayboluyor
dönüyorum kaybettiklerim peşimde
dönüyorum ah o kötü kâbuslar
öfkem budalaları kovalıyor
yine yorulana kadar oynuyorum
yeniyorum da ama kaybettiklerimi
asla kazanamıyorum
köpeğini tersleyen balıkçının
sürekli kaldığı barınak
ve akşamın serinliğinde
altı yanan sacın çıtırtısıyla
suskun anları dolduran insanlar
köpeklere leş yedirip
ağızlarını kokluyorlar
leşten daha kötü kokan ağızları
bu ağızlardan çıkan konuşmalar
kokuyu kaba kulaklara ulaştıran
yarı anlamlı rüzgar
kim düşünür ki kaldırımın az altında
aynıyı reddeden sevgililer yaşıyor
kim der ki ben seninle rakı içiyorum
ve bir balık beni doyurmak için
kendi hayatını feda ediyor
bütün mezeleri öne sürüyorum
şimdi.. kazanmak için
kör bıçağın tek başına
ince dilimler keseceğini sanan
budalaları alıyorum karşıma
yorulana kadar kazanıyorum
sonra saatimin kösteğini atıp
ince mıcırlı bir düzlükte dinleniyorum
bütün kazandıklarım bir bir kayboluyor
dönüyorum kaybettiklerim peşimde
dönüyorum ah o kötü kâbuslar
öfkem budalaları kovalıyor
yine yorulana kadar oynuyorum
yeniyorum da ama kaybettiklerimi
asla kazanamıyorum
ELÇİYE ZEVALDİ SON SÖZLER
sular rüzgarla bir olmuş kahır
lodoslardan toplanıyorum delice
zalim vedalar kavanozda cazip
sürüyorum cariyelerinize sessizce
ben ki sesi öksürükten bozma
toy bir sipahi
ocağınıza sığınmış
besleyin beni güpegündüz
gürbüz kılın ki gürzler elimde dar
yarıbelimden arşın kılıç
ben de neferdim hünkarım
vezirlerle yüzüstü
gençler pek boldu ülkemizde
topraklar geniş
kadınlar ateş adlar da önemsizdi zati
dinliyorum sizi hünkarım emirler verin
gönderin beni bozgunlara baştacı
törenler yapın saray kulları kapıda
çalsın mehteranlar geçmişi
ben saray hırsızlarının elebaşı
ben avlu itlerinin en itibarsızı
çalmıştım bir geçmiş saltanatınızdan
bundandı ülkenizin zenginliği
dinliyorum sizi hünkarım
yağdırın yine sefer emirlerini
yine çalsın mehteranlar
törenler yapın saray kulları kapıda
burçlar donmuş kahinler çaresiz
dalkavuklar bile fal bakıyor ayazda
bir oğlaktım ben burçlardan
sizi istemiştim dönencemde geçmişiniz
sizi çalmadan
lodoslardan toplanıyorum delice
zalim vedalar kavanozda cazip
sürüyorum cariyelerinize sessizce
ben ki sesi öksürükten bozma
toy bir sipahi
ocağınıza sığınmış
besleyin beni güpegündüz
gürbüz kılın ki gürzler elimde dar
yarıbelimden arşın kılıç
ben de neferdim hünkarım
vezirlerle yüzüstü
gençler pek boldu ülkemizde
topraklar geniş
kadınlar ateş adlar da önemsizdi zati
dinliyorum sizi hünkarım emirler verin
gönderin beni bozgunlara baştacı
törenler yapın saray kulları kapıda
çalsın mehteranlar geçmişi
ben saray hırsızlarının elebaşı
ben avlu itlerinin en itibarsızı
çalmıştım bir geçmiş saltanatınızdan
bundandı ülkenizin zenginliği
dinliyorum sizi hünkarım
yağdırın yine sefer emirlerini
yine çalsın mehteranlar
törenler yapın saray kulları kapıda
burçlar donmuş kahinler çaresiz
dalkavuklar bile fal bakıyor ayazda
bir oğlaktım ben burçlardan
sizi istemiştim dönencemde geçmişiniz
sizi çalmadan
21 Haziran 2011 Salı
17 Haziran 2011 Cuma
13 Haziran 2011 Pazartesi
AFRİKA MENEKŞELERİ
yola gidiyoruz
yoldaş oluyoruz seninle
yeşili hasretten
sarıyı şehriyelerden
topluyoruz
paramız bitiyor ötelerde
böbreklerimizi satıyoruz
bir bidon benzine
kara çadırlarda
nişanlanıyoruz çaresiz
kumdan çörekler
taştan ekmekler
yaptırıyoruz
iç savaşlar alıyor ikimizi
tutuklu kalıyoruz günlerce
kat kat giysilerimiz
kafelerin önünde
çamurlu yüzlerimizin
kibiriyle geçiniyoruz
milyemlerle ölçülemeyen
eğimsiz bir gecede
gizlice dönüyorsun
susuyor tüm düşler
kayboldun sanıyorum
yoldan çıkıyoruz biz
yola giderken
yoldaş oluyoruz seninle
yeşili hasretten
sarıyı şehriyelerden
topluyoruz
paramız bitiyor ötelerde
böbreklerimizi satıyoruz
bir bidon benzine
kara çadırlarda
nişanlanıyoruz çaresiz
kumdan çörekler
taştan ekmekler
yaptırıyoruz
iç savaşlar alıyor ikimizi
tutuklu kalıyoruz günlerce
kat kat giysilerimiz
kafelerin önünde
çamurlu yüzlerimizin
kibiriyle geçiniyoruz
milyemlerle ölçülemeyen
eğimsiz bir gecede
gizlice dönüyorsun
susuyor tüm düşler
kayboldun sanıyorum
yoldan çıkıyoruz biz
yola giderken
6 Haziran 2011 Pazartesi
UYANDIĞIM SAAT KİMİN?
Uyandığım saat kimin?.. Uyanırım ya her sabah; kimindir zaman, kimindir yaşanan? Düşlere sirayet etmeyen nefesalışlar mıydı hayat? Bu ben değilim bu da benim hayatım değil; biliyorum. Aslında uyanmıyorum; uyuyorum güzergahlara, uyuyorum ışıklara ve uyuyorum uğrunda kiralandığım çalışkanlığa. Bence doktor kontrolünde olmalıydı tüm sabahlar. Kırılan düşler onarılmalıydı. Geceleri genişleyen damarlara ve sönmeye yüztutmuş ciğerlere de bir bakılmalıydı. İhtiyattır; belki de muska eşliğinde terkedilmeliydi yataklar. Günler kısa geçerdi / belki de çok uzundu günbatımına uzanan sebilhaneler. Aslında kendimi manevi muallaklardan korurdum. Geceleri okunmuş sulardan içip, öncesizliğimi şişelenmiş 45˚’lik bu sıvılara bırakırdım. Bir de sonrasızlık vardı tabii; sayrı evlerinde umut diye tanıştırılan. Hiç anlatılmadı sonrasızlık, her yarın bir gelecek dedi ağıtçılar.. özgeci sözlerine inanarak uyudum. Gelecek bu günmüş eyvah.. yine yarınsız uyanmıştım. Uyanmıştım uyanmasına da; uyuyordum... Ben ki her an gidecek kadar hazır, kendi evinde misafir biriydim. Yine de uyuyordum. Oysa giysilerim hep yanıbaşımda dururdu, banyo ile ayakkabılık arası da uzak değildi malesef. Ve herşey 30 saniyelik bir reklam filmi bütçesiyle çekiliyordu... Gidebilirdim aslında!..
“sen söyleyenden sonra hiç sabah olmadı ve
hiç bir sabah bu kadar üzerinden geçmemişti; inan”
açık sarı o’na 30”
(1)
genç erkek? şaşkın-bekliyor-gitmek istiyor-otur! (emir)
kalıyor-birlikte gidiyorlar...
1. tanık : diğer erkek-tanışmıyoruz!
mekan : iç mekan/canlı.. ihtimal kafe... ilk kez
geri duruyor, daha önce denemiş-bence olumsuz
ışıklar kısılıyor, ısınan renkler giderek kararıyor ve
kesme ile mekansız bir masa beliriyor-üçümüz oturuyoruz;
diğer erkek’in üstünden beni konuşuyorlar-yapma...
- kadın: hayvan bu
- diğer erkek: aşıksın..
- genç erkek?: ....(yokum ki)-hiç beklemiyordum biliyor musun?
kesme ile bir caddede (trafiğe kapalı) üç kişi
yürüyorlar-konuştuklarımızı hatırlamıyorum inan!
bu plandaki üçüncü kişi masada oturan (diğer erkek) değil
bir meydana varıyorlar-vedalaşacağımızı sanıyordum
genç erkek kahve içmeye davet ediyor ./.. um
kadın gururludur, türk kahvesini şart koşar / eve gidilir
2. tanık : bir arkadaş; ilgileniyor
(2)
açık sarı o'na / oynuyoruz-şimdi yönetmendir
çiçek yok bir tane olabilir; başlıyoruz
dar olmalı mutfak, dört kişi, gece, ...
içlerinden birini tanıyorum/sanırım
diğer ikisi kadın / 4. kişi benim-kendime tanıştırılıyorum
ışık dramatik, uykusuz, yorgun-sıktığın avuçlarım hala terli..
üşüyorum; bıraktığında kıştı hatırla
mekan : penceresiz bir oda, kısık müzik
ve sevgili oldukları anlaşılan iki çift
efekt : doğal / erkek yıkanır
dış ses : burada olman çok güzel... hayır, hayır yanlış bu..
tanıdıktı söyleyen
ifade : gülyamaçlarında dolaşan kadın yüzü
bak bu sözü sevdim
açık sarı o'na-yaklaşırım.. gözler...
gözlerini çok seviyorum
belki de anlattığın için anlıyorum
bakışlarda içgeçiren yalnızlığını
kızamam
(3)
geç kalıyor-çalışıyordum
kalabalık ve loş ışıkta geceye rağmen yabancı kalan gözleri..
güçlükle onu da görüyor-alışıyorum
tanıklar : hepimiz
mekan : iç mekan/alabildiğine canlı.. ihtimal bar... son kez
geri duruyor, daha önce denemiş-bence olumsuz
kesme ile masanın ortasına bir duvar örülüyor-bakamıyorum!
gözlerini çok seviyorum
belki de anlattığın için anlıyorum
bakışlarda eşdeğiştiren yalnızlığını
kıyamam
kare donar : açık sarı-sıvılaşıyorum
yaşadıkça yaşanan cansızlaşır
ölümden sonrasına inanmak gibi
öyküsüne müdahale tutkusudur
gözlerini çok seviyorum
belki de anlattığın için anlıyorum
bakışlarda sözdinlemez yalnızlığını
oysa soysuz derecede önemlidir
unutulmak
ve büyük bir gözaltıdır aslında hatırlanmak
suçsuzum / benim
0101 010101010 : ...............
“sen söyleyenden sonra hiç sabah olmadı ve
hiç bir sabah bu kadar üzerinden geçmemişti; inan”
açık sarı o’na 30”
(1)
genç erkek? şaşkın-bekliyor-gitmek istiyor-otur! (emir)
kalıyor-birlikte gidiyorlar...
1. tanık : diğer erkek-tanışmıyoruz!
mekan : iç mekan/canlı.. ihtimal kafe... ilk kez
geri duruyor, daha önce denemiş-bence olumsuz
ışıklar kısılıyor, ısınan renkler giderek kararıyor ve
kesme ile mekansız bir masa beliriyor-üçümüz oturuyoruz;
diğer erkek’in üstünden beni konuşuyorlar-yapma...
- kadın: hayvan bu
- diğer erkek: aşıksın..
- genç erkek?: ....(yokum ki)-hiç beklemiyordum biliyor musun?
kesme ile bir caddede (trafiğe kapalı) üç kişi
yürüyorlar-konuştuklarımızı hatırlamıyorum inan!
bu plandaki üçüncü kişi masada oturan (diğer erkek) değil
bir meydana varıyorlar-vedalaşacağımızı sanıyordum
genç erkek kahve içmeye davet ediyor ./.. um
kadın gururludur, türk kahvesini şart koşar / eve gidilir
2. tanık : bir arkadaş; ilgileniyor
(2)
açık sarı o'na / oynuyoruz-şimdi yönetmendir
çiçek yok bir tane olabilir; başlıyoruz
dar olmalı mutfak, dört kişi, gece, ...
içlerinden birini tanıyorum/sanırım
diğer ikisi kadın / 4. kişi benim-kendime tanıştırılıyorum
ışık dramatik, uykusuz, yorgun-sıktığın avuçlarım hala terli..
üşüyorum; bıraktığında kıştı hatırla
mekan : penceresiz bir oda, kısık müzik
ve sevgili oldukları anlaşılan iki çift
efekt : doğal / erkek yıkanır
dış ses : burada olman çok güzel... hayır, hayır yanlış bu..
tanıdıktı söyleyen
ifade : gülyamaçlarında dolaşan kadın yüzü
bak bu sözü sevdim
açık sarı o'na-yaklaşırım.. gözler...
gözlerini çok seviyorum
belki de anlattığın için anlıyorum
bakışlarda içgeçiren yalnızlığını
kızamam
(3)
geç kalıyor-çalışıyordum
kalabalık ve loş ışıkta geceye rağmen yabancı kalan gözleri..
güçlükle onu da görüyor-alışıyorum
tanıklar : hepimiz
mekan : iç mekan/alabildiğine canlı.. ihtimal bar... son kez
geri duruyor, daha önce denemiş-bence olumsuz
kesme ile masanın ortasına bir duvar örülüyor-bakamıyorum!
gözlerini çok seviyorum
belki de anlattığın için anlıyorum
bakışlarda eşdeğiştiren yalnızlığını
kıyamam
kare donar : açık sarı-sıvılaşıyorum
yaşadıkça yaşanan cansızlaşır
ölümden sonrasına inanmak gibi
öyküsüne müdahale tutkusudur
gözlerini çok seviyorum
belki de anlattığın için anlıyorum
bakışlarda sözdinlemez yalnızlığını
oysa soysuz derecede önemlidir
unutulmak
ve büyük bir gözaltıdır aslında hatırlanmak
suçsuzum / benim
0101 010101010 : ...............
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)